2 Mayıs 2017 Salı

Dağlara Taşlara, Sana Bana!

Dağlara doğru Taşlara sesleniyorum, taşlar duymasa da sesimi, Sana Bana ulaşmayacak mı yankısı. Yaktım sigaramı geçtim klavye karşısına; aynen ben bile değiştim artık kağıt kaleme değil klavyeyle oraya buraya yazıyorum. Neden yazıyorum deme bana! Dağlara Taşlara bağıramadığım Sana Bana ulaşmayan sesimi Oraya Buraya yazıp Şuna Buna ulaşmasını bekliyorum sadece. Birilerine ulaşsın yeter işte, o birileri şuradan bi'kaç cümleyi, ne cümlesi; bi'kaç kelimeyi ulaştırsa hakeden insanlara nereden haberim olacak gerçi benim bundan SiktirEt o yüzden. Ama Umudu bile yeter bana belki kağıtlara yazıp yazıp yakmayı bırakır bir şeyler üretebilmeye başlarım. Dedim ya amacı yok bu yazının içimi aklımı bilinçaltımı daha da doğrusu ağzıma ne gelirse o dökülüyor şu an klavyeden. İyi gelir derler içini dökmek pek inanmam ben buna ama yazmak rahatlatıyor. Sana ulaşmayacağını bildiğim kelimelerimin Bana dert olması yerine alın okuyun belki siz dert edersiniz de ulaşır Martılara Kara bataklara. Kara batakları çok severim bu arada aklında bulunsun. Ne diyordum abilerim ablalarım; çok yorulduk. Bazen yorulduğumuzu sandık ama sonunda hep çok yorulduk. Yarın yaşayacak olmamın içimi kıpır kıpır etmemesi var ya... Aklım almıyor, bir gün daha yaşayacaksın ama senin için sıradan anlamsız ve heyecansız... Çocukken söyleseniz inanmazdım. ''Nasıl olur yarın da maç yapabilecek miyim yani? ve bu beni hiç mutlu etmeyecek mi? ben sizin bildiğiniz büyüklerden olmayacağım görürsünüz bak!'' derdim herhalde. Şu an bunları yazanın ben olması da çocuk olan bana güzel diss şimdi.. Büyüdük lan büyüdük! Bok vardı da Büyüdük. Sesimizi bile duyuramıyoruz şimdi ama büyüdük işte sen düşün boktanlığını. Neyse çocukluğumla kavgamla beni baş başa bırakın ve şunu unutmayın bu anlamsız cümleler topluluğunu okuduğunuz dinlediğiniz için özür dilerim. Yak bi'sigara daha abim...